28 Mart 2019 Perşembe

"Misafir" Filmi Özel Gösterimi Beyoğlu Grand Pera'da Yapıldı-Yılmaz Parlar

Misafir Suriyelilere Algıyı Değiştirdi

"Misafir" Filmi Özel Gösterimi Beyoğlu Grand Pera'da Yapıldı

Yönetmenliğini Andaç Haznedaroğlu'nun yaptığı, başrollerini Saba Mubarak ve Şebnem Dönmez'in paylaştığı mültecilerin yol hikayesini anlatan, büyük ilgi gören, ödüllü film "Misafir"in özel gösterimi, 27 Mart 2019 Çarşamba günü Beyoğlu Grand Pera'da yapıldı.  


Dublin ve Montreal’de “En İyi Film”, “En İyi Aktris” ödüllerini alan, özel gösteriminde gerçekleşen söyleşide, Yönetmen Andaç Haznedaroğlu, “Filmi İzleyenlerin Suriyelilere Bakışı Değişti.” Misafir"in Misafiri Şebnem Dönmez, “Suriyeliler Hayatımızın Bir Parçası Oldu.” Dedi.


Mülteci Destek Derneği (MUDEM), Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı ile Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA) ortaklığında hayata geçirdiği “Kadın ve Kız Çocukları için Güvenli Alan” projesi kapsamında düzenlenen “Misafir” filminin özel gösterimi öncesinde, fotoğraf eğitimi alan mülteci kadınların çektikleri fotoğraflardan oluşan sergi de katılımcıların beğenisine sunuldu. 

Vizyona girdiğinde büyük ilgi gören "Misafir" filmi özel gösteriminde filmin yönetmeni Andaç Haznedaroğlu ve oyuncu Şebnem Dönmez, basın mensuplarının karşısına çıkarak soruları yanıtladı. 



Şebnem Dönmez, “Ötekileştirmeye Hakkımız Yok”


Mülteci Destek Derneği (MUDEM) Genel Koordinatörü Safa Karataş moderatörlüğünde gerçekleşen söyleşide filmin oyuncularından Şebnem Dönmez, "Filmde ben de Misafirim... Zeynep karakteri bizi temsil ediyordu, ben de severek oynadım. Bu filmin bir parçası olmak çok güzeldi. Film bana hüzün hissettirdi. Yüzlerce yıldır göç ile ilgili hikayeler var, köklerini kaybedenlere dair . Nereli olursa olsun, dünya hepimizin ve hepimizin eşit yaşamaya hakkımız var. Ötekileştirmeye hakkımız yok. Mutlu göç hikayeleri de var ama geneli can acıtıcı. Suriyeli vatandaşların sayısı fazlalaştı. Artık bizim hayatlarımızın bir parçası haline geldiler.  İkiye ayrılmış durumdayız; bazıları hiç hoşlanmıyor.  Andaç gibi bazı insanlar var ki sanatını bütün kaynaklarını bu insanlara harcıyor. Umarım bu olumlu yönde değişir.  Sanat böyle durumlarda kalbe hitap eder. Kalbe dokunmaz ise politika olur.  Ben kalbimde hissettiğim duygularımdan dolayı bu film de yer aldım" sözleriyle duygularını ifade etti. 

Filmde yüzlerce mülteci çocuk arasından seçilerek Lina karakterini canlandıran küçük başrol oyuncusu Ravan Skef'i ile ilgili de konuşan Şebnem Dönmez, "Sette Ravan'la çevirmen aracılığıyla iletişim kuruldu. Ancak zamanla Türkçe'yi öğrendi" dedi. 


Yönetmen Andaç Haznedaroğlu, “Filmi İzleyenlerin Suriyelilere Bakışı Değişti.”


Filmin yönetmeni Andaç Haznedaroğlu ise "Hepimizin kafasındaki Suriyeli algısını yıkmak, 'onların da bir hayatı vardı; işin gerçeği budur' demek için çıktım yola... Suriye'de bombalar patlamıyor ama sıkıntılar çok. Hikayenin aslı filmden daha ağır. Yarın bizim başımıza gelse ne hisseder, ne yapardık. Bu filmi izledikten sonra birçok insan bana gelip algılarının değiştiğini söyledi. Bir toplumu sokakta yaşayan insanlarla değerlendiremeyiz" açıklamasında bulundu. 



Birleşmiş Milletler nüfus fonu (UNFPA) iletişim uzmanı Çelik Özüduru, “Mültecilerde şiddetin artması psikolojiktir.”


Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA) İletişim Uzmanı Çelik Özüduru, "Sadece savaştan kaçıp, ülkeye sığınmakla bitmiyor. Orada dışlanıp, hor görülüyorsunuz.  Yardım alarak çok zor şartlarda yaşam mücadelesi veriyorlar. Kadınlara iş imkanı sağlanmalı ve ayakta kalmalarına yardımcı olunmalı. Her şeyden önce bu durumlarda kalplere dokunulmalı ve yardım edilmeli" diye konuştu. 




Özüduru ayrıca, "Mültecilerde şiddet artması psikolojiktir. Mülteci olduğunuzda, kimliğinizi kaybettiğiniz için toplumdaki otoriteniz de kaybolmuş oluyor. Sosyal hizmetlerden arkadaşlarımız ve psikologlar onlarla konuşmalı ve onları dinlemeli" dedi. 

Filmi sırasında duygusal anlar yaşayan ve gözyaşlarına hakim olamayan konuklar, filmi ayakta alkışladı.

Film özel gösterim öncesinde, uzmanlar tarafından fotoğraf eğitimi alan Ssuriyeli mülteci kadınların çektikleri fotoğraflardan oluşan sergi gezildi. 


yilmazparlar@yahoo.com

20 Mart 2019 Çarşamba

Daraya Bombalar altındaki kütüphane-Yılmaz parlar

Daraya : Bombalar altındaki kütüphane

Suriye dramından bir kesit. Daraya : Bombalar altındaki kütüphane belgeseli bir kere daha gösterdi ki; mülteci ve sığınmacılara karşı empatiyle yanaşalım, Nefret algısını kıralım.


19 Mart 2019 Salı günü Fransız Kültür merkezinde Fransa İstanbul Başkonsolos yardımcısı Aurélien Maillet ve Fransız Kültür Merkezi müdürü Matthieu Bardıaux’nun da katılımıyla Delphine Minoui’nin “Daraya kitap pasörleri : Suriye’de gizli bir kütüphane” belgeseli gösterildi.




Yoğun seyircinin izlediği, Daraya kitap pasörleri : Suriye’de gizli bir kütüphane” kitabının devamı olarak tanımlayabileceğimiz “Daraya: Bombaların altındaki kütüphane” belgesel  sonrası, Le Figaro gazetesinin Orta-Doğu uzmanı İstanbul muhabiri, yönetmen Delphine Minoui ve Suriyeli belgesel kahramanları ile söyleşi gerçekleşti.


Suriye’deki siyasal olaylarla ülkelerindeki çıkan iç savaş üzerine ailelerini korumak adına 7 yıl önce başlayan zorunlu göç sonucunda, bugün 3 milyon 600 bin civarında ülkemizde bulunan mültecilere ön yargılı yerine empati kurarak yanaşalım.

Geçmişle bugün arasında bu film, 2011 Suriye devrimi esnasında yolları kesişen üç genç Suriyelinin hikayesini anlatıyor.



Bu belgesel ile birlikde hatırlamamız gereken mültecilerin dünya çapında zorlu yaşam şartlarına karşı uluslararası duyarlılığın artması gerektiğidir.


Dünya genelindeki mültecilerin yüzde 55'i Suriye, Afganistan ve Güney Sudan'dan geliyor. UNHCR verilerine göre Türkiye'de her 28 kişiden birinin mülteci olduğu, Türkiye en fazla sayıda mülteci ağırlayan ülke, mültecilerin yüzde 51'ini 18 yaş altı çocuklar oluşturuyor. Habitat Derneği’nin, Suriyelilerin Türkiye ekonomisine artı değer katmaları için Birleşmiş Milletler Mülteci Yüksek Komiserliği (UNHCR) ile birlikte hayata geçirdiği İMECE Programı devam etmektedir.


Belgesel konusu, Şehrin sürekli bombalanmasına rağmen, Esad karşıtı ayaklanmaların beşiklerinden biri olan Daraya’da, üç arkadaş molozlar arasından kitapları toplayıp, yasadışı bir kütüphane kurarlar. Dört yıl boyunca devam eden kuşatma (2012-2016) süresinde, bu kütüphane barış ve özgürlüğün sığınağına dönüşür. Bugün savaş sebebiyle yolları ayrılan ve bazıları Türkiye'ye sürgün edilenler, Daraya'nın demokratikleşme rüyasını gerçekleştirmek üzere ellerinden geleni yapıyorlar.


Söyleşide izleyicilerin soruları cevaplandırıldı. Zeynep Peker Fransızca-Türkçe tecümanlğını üstlendi.


Delphine Minoui 2006 yılında İran ve Irak'ta yaptığı röportajları için Albert Londres gazetecilik ödülüne layık görülmüştü. Son yirmi yılın Arap-Müslüman dünyasındaki önemli olayları gündeme taşımıştı. “Daraya: Bombaların altındaki kütüphane” belgeseli, “Daraya kitap pasörleri : Suriye'de gizli bir kütüphane” adlı kitabının devamı niteliğindedir (Le Seuil yayınları, 2017, ELLE 2018 Belge kategorisinde okuyucu büyük ödülü).


yilmazparlar@yahoo.com

Panasonic Eco Solutions -Çocuklara Film Atölyesi-Yılmaz parlar

Çocuklara Film Atölyesi

Çocuklar, Çizgi Film Atölyesinde Hayallerini Gerçeğe Dönüştürüyor


Aysel Özaltınok, Panasonic Eco Solutions Türkiye Kurumsal Marka Yönetimi Genel Müdürü, “Çizgi filmler çocukların hayal dünyasını genişletiyor; minikler için hem “eğlendirme” hem de “öğretme” rolü üstleniyor. Düşünme sistemi yetişkinlerden çok daha farklı olan çocuklar, çizgi filmleri izlerken kendilerini izlediklerinin parçası haline getiriyor ve yaratıcılıklarını geliştiriyor. Yalnızca yaşam alanlarımıza değil, sürdürülebilir geleceğe de aydınlık katmayı amaç edinen Panasonic Eco Solutions Türkiye de çizgi film atölyesi ile devlet okullarında bir ilke imza atıyor. Böylece ilkokul öğrencilerinin kendi çizimlerinden oluşan karakterler, renkli animasyonlara dönüşüyor.

Çocuklar, Çizgi Film Atölyesinde Yaratıcılıklarını Geliştiriyor


Panasonic Eco Solutions Türkiye; faaliyet gösterdiği bölgenin toplumsal öncelikleri konusunda sorumluluk almaya devam ediyor. Türkiye'nin kurumsal sosyal sorumluluğa en çok önem veren kuruluşları arasında yer alan Panasonic Eco Solutions Türkiye, Sancaktepe İbni Sina İlkokulu’na kazandırdığı çizgi film atölyesi ile ilkokul çağındaki çocuklara yaratıcılıklarını ve el becerilerini geliştirmenin en eğlenceli yolunu sunuyor. 6 yıldır faaliyet gösteren çizgi film atölyesinde, çocuklar Animatör Ezgi Çelik gözetiminde eğitim alıyor. Eğitimde özgün hikayeler ve çizgi karakterler yaratan çocuklar, bu şekilde hayal güçlerini özgürce kullanıyor. Uygulama aşamasında ise bu karakterleri gerçeğe dönüştürürken el becerilerini geliştiriyor. Öte yandan yarattıkları karakterlerin seslendirmelerini bile kendileri gerçekleştiren minikler, çizgi film yapımı konusunda çok şey öğreniyor.


Öğrenciler, Çizgi Film Yapımı Konusunda Örnek Başarılara İmza Atıyor

Kurumsal Marka Yönetimi Genel Müdürü Aysel Özaltınok “Panasonic Eco Solutions Türkiye olarak gelecek nesillere daha yaşanabilir bir dünya bırakmak ve sürdürülebilir kalkınma hedeflerine katkı sağlamak için ekonomik, sosyal ve çevresel sorumluluklarımızı yerine getirmek adına büyük çaba sarf ediyoruz. Bu kapsamda, faaliyet gösterdiğimiz bölgenin çevresel ve toplumsal öncelikleri konusunda sorumluluk almak üzere hayata geçirdiğimiz ‘Yerel Kalkınmaya Destek’ projemiz uzun süredir devam etmekte. Bu yaklaşımın bir sonucu olarak 6 yıldır faaliyet gösteren çizgi film atölyemizden yararlanan birçok öğrenci, yeteneklerini oldukça yaratıcı bir ortamda geliştirme fırsatı buldu. Projemizle, çocukların hayatlarında başarılı ve aydınlık geleceğe doğru bakmalarını sağlayan bir pencere daha açtığımıza inanıyorum. Çünkü yetenekli çocukların hayal dünyalarının gelişimine değer katan atölyemizde eğitim gören öğrenciler, çizgi film yapımı konusunda gerçekten örnek başarılara imza attılar. Bugüne kadar enerji verimliliği, geri dönüşüm ve güvenli okul temalarında 5 çizgi film tamamlayan öğrenciler, seslendirmelerini dahi kendilerinin gerçekleştirdiği filmler sayesinde yeteneklerini keşfetme imkanı buldular.’ dedi.

yilmazparlar@yahoo.com

8 Mart 2019 Cuma

Salt galata-Modern Zamanların Göçebe Ressamı Mihri-Yılmaz parlar Haberi

Modern Zamanların Göçebe Ressamı Mihri

Modern Zamanların Göçebe Ressamı Mihri 7 Mart 2019  Perşembe günü  SALT Galata'da açıldı.

Sergi, imparatorluğun son döneminde yetişen portre ressamı Mihri'nin yerleştiği ülkelerde zamanın ruhuna göre yeniden kurguladığı kimliği ve hayatına odaklanıyor. Ayrıca, dönemin kültür ortamı ve İnas Sanayi-i Nefise’nin ilk öğrencileri üzerinden sanatçıların modernleşme sürecindeki rolünü detaylandırıyor.


Mihri’nin bugüne ulaşmamış eserleri arasında Mustafa Kemal Atatürk’ün portresi de vardır.Türkiye üzerine ve kadınların özgürleşmesine ilişkin halka açık konuşmalar yaptı. Amerika Birleşik Devletleri 32. Başkanı Franklin D. Roosevelt, mucit Thomas Edison ve şair Edwin Markham gibi önemli şahsiyetlerin portrelerini resimledi.

Modern Zamanların Göçebe Ressamı Mihri, dünya savaşlarından ekonomik buhranlara, rejim değişikliklerinden teknolojik atılımlara nice tarihî dönemece tanıklığına dikkati çekiyor. Sergi, Rollins College Arşivleri’nden muhtelif yazışmalar başta olmak üzere kapsamlı arşiv belgeleri, gazete haberleri ve dergi yazılarıyla seçili eserler eşliğinde, çağının pasif bir tanığından ziyade aktif bir katılımcısı ve öznesi olmayı seçen Mihri’nin hayatına dair çok yönlü bir anlatım geliştiriyor.



Serginin Araştırmacıları; Özlem Gülin Dağoğlu ve Gizem Tongo. Katkıda bulunanlar ise Ahmet Ersoy, SALT bünyesinde Lorans Tanatar Baruh ve Farah Aksoy. 

Serginin araştırmacıları Özlem Gülin Dağoğlu ve Gizem Tongo’nun, Ahmet A. Ersoy’un moderatörlüğündeki söyleşi gerçekleşti. 


Verilen bilgilere göre; İmparatorluğun son döneminde yetişen portre ressamı Mihri (1885-1954), henüz 29 yaşındayken kadınlara mahsus güzel sanatlar okulu İnas Sanayi-i Nefise Mektebi’nin kuruluşunu sağlamasıyla toplumsal dönüşümün kayda değer aktörleri arasında yerini alır. Ancak, ömrünün büyük bir kısmını yurt dışında geçirmesi, Türkiye sanat tarihi yazımında arka planda kalmasına neden olur. Ülkeyle irtibatı gitgide kopan ve hakkında az sayıda araştırma bulunan “Mihri Rasim” ya da “Mihri Müşfik”in hikâyesine dair kimi ayrıntılar hâlen muammadır. Mihri: Modern Zamanların Göçebe Ressamı, Mihri’nin yerleştiği ülkelerde zamanın ruhuna göre yeniden kurguladığı kimliği ve hayatına odaklanıyor. Ayrıca, dönemin kültür ortamı ve İnas Sanayi-i Nefise’nin ilk öğrencileri üzerinden sanatçıların modernleşme sürecindeki rolünü detaylandırıyor.


Modern Zamanların Göçebe Ressamı Mihri hakkında; 13 Aralık 1885’te İstanbul, Kadıköy’deki Ahmed Rasim Paşa Konağı’nda doğdu. Tanınmış bir ailenin mensubu olarak büyüdüğü ayrıcalıklı çevre, küçük yaşta resme başlamasına imkân tanıdı. Ailesinin Yıldız Sarayı ziyaretinde bir resmini sunduğu II. Abdülhamid’in teşvikiyle saray ressamı İtalyan Fausto Zonaro’dan bir süre ders alıp öğrenimine Avrupa’da devam etti. İstanbul’a döndükten sonra kadınların sanat eğitimi alma hakkını savunan Mihri, 1914’te girişimleriyle kurulan İnas Sanayi-i Nefise’nin ilk kadın müdürü ve resim öğretmenlerinden oldu. Bürokratik kısıtlamalara karşın, aralarında Müzdan Arel, Güzin Duran, Nazlı Ecevit ve Fahrelnissa Zeid’in de olduğu öğrencilerinin açık havada resim yapmasına, canlı modelden çalışmasına ve eserlerinin görünürlük kazanmasına destek verdi. Döneminin önde gelen politikacı, gazeteci, kültür ve bilim insanlarıyla yolu kesişen sanatçı, bilhassa şair Tevfik Fikret’le yakın bir dostluk kurdu.

1922’de yeniden Avrupa’ya taşınan Mihri, Roma’da yaşadığı 1923 sonrasında Londra, Madrid ve Viyana’ya ziyaretlerde bulundu; 1927’de temelli New York’a yerleşti. Burada, eserleri sergilenen bir ressam ve okullarda bilfiil ders veren bir eğitimci olarak faaliyetlerinin yanı sıra, League of Women Voters [Kadın Seçmenler Topluluğu] gibi kadın hakları derneklerinin etkinliklerinde yer aldı.

yilmazparlar@yahoo.com  

EKAV İçsel Yansımalar Sergisi-Yılmaz Parlar

  EKAV’dan Sanatın Büyüleyici Dünyasına Yolculuk İçsel Yansımalar’ Sergisi ile Ruhun Derinliklerine Yolculuk "İnci Aksoy’un Vizyonuyla ...